• LAODIKEIA
    KAZISI
Ana Sayfa / Öğrenci Günlüğü


 

26.09.2011

    Burası engin göklerin memleketidir. İçten gelen bir türküyü kapıp koyuverin, uzaklaştıkça türkü gökte masmavi olur. Işık burada yalnız karanlığı aydınlatmakla kalmaz, aydınlattığı maddeyi değiştirir ve görülen bir şair rüyasına çevirir.
Tam da Laodikeia’dan bahsediyorum. Sanki uzun uzun yıllardır buradaymışım gibi, daha dün çocukmuşum bugün büyümüşüm gibi. Öğrenmişim, gezmişim, doğmuşum, paylaşmışım, uyumuşum, kahkahalara boğulmuşum, yorulmuşum; meğer üç yıldır ben ne kadar çok şey yaşamışım. İnsan bunca güzel anıyı nasıl bırakabilir, nasıl onu çok sevdiği bir tutkudan ayrılmasını bekleyebilir? Kendimi teskin? Ediyorum şimdi hayır diyorum sadece bedenen burada olmayacaksın, ruhun kalbin anıların, dostlukların hayatının her yerinde karşına çıkacaklar Anı defterini yazsam sanki gittiğim gün gelecekmiş gibi hissettim hep, o yüzden erteledim durdum. Ama ne yazık ki bizler zamana hükmedemiyoruz. Saatler, günler, aylar, yıllar peşi sıra koşacak da katacak bizi önüne sonra hayatın o tatlı koşuşturmacaları, gelecek planları, yaşam gayeleri… Üç yıl boyunca her yaz burada olmanın tadı keyfi, mutluluğu kelimelere sığdırılmayacak kadar yoğun elbette. Kazandığım tecrübeler, edindiğim bilgiler, paylaşımlar, dostluklar ve sadece arkeoloji değil, hayata dair her şeyin öğrenildiği müthiş okulum. Bu sezon Asopos’a veda edişimin üzerinden haftalar geçti tabi ki… Asopos’tan ayrılmak; manzarasından, seramiklerinden, o sımsıcak toprağından kopmak bana çok zor geldi. Ama zaten ben o duyguyu her yıl aynı derecede yaşıyordum. Her gün ayrı bir merakla uyanıp geldim, her gün bir diğerinden farklıydı, yaptığımız iş arkeolojiydi çünkü. Ne güzel bir iştir ki bu böyle her güne farklı uyanmak, telaşla üstünü başını giyinip, servisin yolunu tutmak. Ailenle bile tek tabaktan yemek yemezken burada hayatına gireli üç-dört yıl olan arkadaşlarınla kahvaltı yapmak Belki yeri geldi yorulduk, ofladık, pufladık ama hayatın bu yönünü de gördük. Biz çok mutlu bir aile olduk. Herkes canla başla çalışır bu kentte. Mutfağından arazisine, deposundan çizim ekibine. Herkesin uyuduğu vakit Laodikeia geçmişin bekçiliğini yapar. Bunca yaşanmışlığın taşlara sinmiş kokusudur bizi bu kente aşık eden. Sevdiğimizde o olur düşünü kurduğumuz da. Tiyatrocuların sahne tozunu yutması gibidir bizimkisi. Arazide o tozu yuttuk mu bu kentten ayrılmak zor gelir arkeologa. Bir tutkudur arkeoloji ve bir tutkudur Laodikeia. Üçüncü sınıfı bitirdiğim ve şu sıralar yeni bir ders yılının başladığı dönem. Yeni konular, yeni bilgiler, görmediklerimiz, duymadıklarımız. Artık hayata atılmamıza bir yıl kadar kısa bir süre kaldı. Ben şu sıralar depoda çalışıp, farklı bir çalışma alanını öğrenmeye, sistemi anlamaya çalışıyorum. Burası araziden biraz daha temposu yüksek bir alan. Hep derdim depoda çalışan arkadaşlarıma, ohh temizsiniz yine !! diye ama şimdi anlıyorum ki kirlenmek güzelmiş. Sürekli koşuşturmaca, kasa düzenleme, katalog vs. vs. derken nasıl geçtiğini anlayamadığım zaman. Meğer onları anlamak için onlarla çalışmak gerekliymiş. Bana depo günlerimde gülümsemesini, kibarlığı hiç kaybetmeden yardım eden, yoruldukça tatil planları yapan ama henüz tatilini yamamış canım arkadaşım Burcu; iyi ki vardın. Fatoş sevecen, yer yer yaşıtım, yer yer sanırım medeni haliJ gereğiyle ablam olan, çıkışlarda bol kahkahalı, bol köpüklü kahve içtiğim biricik insan sana da sonsuz teşekkürler. Evimi paylaştığım, yüreğinin kapılarını bana açan, evimde, işimde her yerde birlikte olmaktan keyif aldığım, bilgisiyle bana ışık tutan, benim geçmekte olduğum yılları katetmiş ve yolundan hiç şaşmadan ilerleyen canım dostum Bilge; binlerce kez teşekkürler. Hemen yan depoda marifetli elleri ile, o kimseciklerin yıllarca dokunmadığı seramikleri çizen, eser almaya geldik diye sıkça bizi ziyaret edişleri… En başta çizim ekibinin şefi, yeni gelin Pınar olmalı ( sonra bu satırları okurken beni parçalayabilir çünküJ) işinde gösterdiğin başarın hayatın her karesinde daim olsun komşum, sohbet arkadaşım Esra, çılgın ama maalesef hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceği hayali kuran Kübracığım hayatımda her zaman sizler için bolca yer var. Aslında o kadar çok isim var ki gereken unuttuklarım varsa aff ola!! Üç yıl boyunca yakasından düşmediğim Barış şefim; tertemiz kalpli dost abi, her ne kadar sadece işim düştüğünde, şirinlik yapmak için sana şef diye hitap etsem de sen gönüllerin şefisin unutma Barış. Beraber yaptığımız arkeoloji sohbetlerini, beraber yediğimiz yemekleri, serviste (sesim kısılana kadar) söylediğimiz şarkıları, oynayışlarımızı, günün doğuşunu ve batışını seyrettiğimiz bu kenti unutmamak ve her an buraya gelme isteği ile yine şimdilik veda, ediyorum. Bize bu kenti sevdiren, bilgileriyle bizleri aydınlatan, mesleği sevdiren, yol gösteren değerli; Celal Hocam, Mehmet MEDER hocam, Fahriye Hocam, Erim Hocam, Umay Hocam, Bahadır Hocam, Mehmet Hocam, Ayşem Hocam, Barış Hocam, Mustafa Hocam hepinize sonsuz teşekkür ederim. Sizlerin öğrencileri olmak büyük bir şanstı.
Laodikeia için emeği geçen herkes; ellerinize, yüreğinize sağlıkJ

AKÇA PAKÇA (Nam-ı diğer ASOPOS BURCU) Burcu AKÇA




 16.09.2011

GÜZEL LAODİKEİA

    Tam üç sene boyunca bana da açtın kollarını, senin güneşinde buldum huzuru, senin tozunu yutmadım belki ama senin dokunduğun kaplara bende dokundum. Seni hissettim… Senin tarihini yaşatmak için sıvadım kollarımı ve çizmeye başladım. Sen aydınlanırken bir kandil de ben yakmak istedim. Her gün ayrı tanıdım seni, her gün ayrı dokundum kalbine… Seni hep içimde yaşadım, tıpkı her an kopmayı bekleyen fırtınaydın… Tozundan kaybolmak isterken şimdi sen kayboluyorsun ellerimde. Dopdolu üç yılım geçti artık sana veda etmem gerekiyor.
Sen benim ilk göz ağrımsın; haydi çık tozun toprağın içinden yanında göklerin tanrısı yakışıklı Zeus olsun… Çık ve bir bak Laodikeia’m senin için açılan kollara ve gör ne kadar geçse de üstünden sen istediğin sürece bu kollar sana hep açık kalacak… Tıpkı benim kollarım gibi. Ta ki senin kalbine dokunduğunda SON BULACAK..
Belki yine sana yakın bir yerde senin güneşinde bulurum huzuru, belki yine en çaresiz olduğum anlarda senin rüzgârın eser ve beni de alır götürür…
Seni yaşamamı sağlayan, tüm bildiklerini bize öğretmeye çalışan ve Laodikeia’yı yaşatan her daim yaşatacak olan Celal Hoca’ma, jeoradarla Laodikeia’nın görünmezliklerine ışık tutan Mehmet MEDER Hoca’ma, beni engin tecrübesiyle yönlendiren ve desteğini esirgemeden arkamda duran Mehmet Hoca’ma çizdirdiği kaplarla Laodikeia’yı hissetmemi sağlayan Mustafa Hoca’ma, her daim çekinmeden yanına gittiğimde beni geri çevirmeden dinleyen Ayşem Hoca’ma, soru sorduğumda cevabını ve daha fazlasını vermeye çalışan Bahadır Hoca’ma ve yine hoş sohbetleri ile Barış ve Erim Hoca’ma gösterdikleri destek ve ilgi için teşekkür ederim.
Tabi ki Umay hoca’maJ Çalıştığı sektörden dolayı aramızdaki farklı iletişimdeki samimiyeti ve güler yüzlülüğüyle ona da çok teşekkür ederim. Derdimi az dinlememişsinizdir hocam (Ders kayıt+BNJ)
Veeeee
Ben Laodikeia’yı yaşarken yanımda olan ve her zamanda olmasını istediğim, dostluklarını kaybetmekten korktuğum canım dostlarım… Başta tatlı bela şefim Pınar’ıma, dertlerimi bıkmadan dinleyen ve sohbetinden, bilgisinden keyif aldığım Bilge’me, yüreğindeki şefkati ile anneme pardon Fatoş’uma, tatlı cadı Burcu Erez’ime, şen kahkahasıyla Akça Pakça’ma, deli kızım Kübiş’ime ve çalışma arkadaşlarım İpek, Buse, Ahmet, Gaye’ye, kazıdaki ilk şefim Ayşegül’e ve son olarak hayatım boyunca yanımda olan biricik Emel’ime yaşadığımız iyi kötü tüm yaşanmışlıklar için ve yaşanacak güzel günler için teşekkür ediyorum.
Fotoğrafçılarımız Mehmet ÇAKIR ve Erhan EMEKLİ’ye, mutfak ekibindeki Şemşiye Abla, Feraye Abla, Ayşen Abla ve Birsen Abla’ya ve tüm kazı ekibine birlikte geçirdiğimiz hoş vakitlerden dolayı teşekkür ederim… vee Ares’ciğim seni de unutmadım tabi kiJ dengesiz hareketlerin olsa da sen bir Laodikeia koruyucusuydun Venüs ve Zeus’da senin yolunda ilerliyorlar, Hektor ve Küçük Ares sadece tatlı bekçilerJ
Aklımda senin ile ilgili birçok bilinmezliklerle gidiyorum….

 HOŞÇAKAL LAODİKEİA

 Esra YİYİT


 


26.08.2011

    Laodikeia ile ilk kez 2005 yılında tanıştım. Arkeolojiyi, tarihi bu kentte tanıdım, burada büyüdüm. Her yıl Denizli’ye geleceğim günleri hesaplar oldum. Mesleğimi bu kent sayesinde seçtim. Burada geçirdiğim günler, kazandığım arkadaşlıklar bana çok keyifli zamanlar geçirtti. Bitmesini hiç istemediğim bir yılı daha geride bırakarak bugün bir kez daha elveda diyorum Laodikeia’ya. Umarım önümüzdeki sene yine gelir ve güneşin doğuşunu bu kentte izleme fırsatı yakalayabilirim. Geçirdiğim tüm güzel günler için herkese teşekkür ediyor

 Özge YILMAZ
Ege Üniversitesi Bergama M.Y.O.



 


23.08.2011

    Başta Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK Hocam olmak üzere bende büyük emeği olan Mustafa BİLGİN Hoca’ma ve diğer tüm hocalarıma çok teşekkür ederim. Kazıya ilk geldiğimde büyük endişelerle gelmiştim Ama gördüm ki o ekibin arasında bana hiç yabancılık çektirmeyen aralarına alan başta şefim Pınar’a ve ekip arkadaşlarım Kübra, Esra, Buse, Gaye, Ahmet’e çok teşekkür ederim. Sizleri çok seviyorum… Kübra’cığım özellikle de sana! Az başının etini yemedim!...:)
Laodikeia benim için bir tecrübe, güzel bir anı!...Laodikeia benim için bir başlangıç!...

İpek ÖZTÜRK
Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü



    Bende yeri büyük olan güzel kent Laodikeia; her gün biraz daha heyecanlandıran ve biraz daha gözümde değeri artan kent. Çok severek ayrılıyorum ve kendime çok fazla şey kattığımı düşünüyorum.

 Cansu Cansın AFACAN
Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü


01.08.2011

    Sıradan bir iş ortamından farklı bir atmosferde çalışma imkanı bulmak, gelecekte hayatıma dönüp baktığımda “iyi ki yapmışım” dedirtecek bir fırsat oldu.
Farklı bir disiplindeki bakış açısını deneyimlemek sadece vizyonumu geliştirmekle kalmadı aynı zamanda henüz oturma sürecinde olan mimari anlayışımı da olumlu anlamda etkiledi. Ayrıntılardaki mükemmellik ve her milimetrenin dahi uzun uzun düşünülerek işlenmesi, yapacağım işin önemini fark ettirerek mesleki sorumluluğumun bilincine vardırdı. Bundan sonra yapacağım projelere başlarken düşünme sürecimi, çalışma yöntemimi ve zaten var olan binaları incelerken göz önünde bulunduracağım yargıların bu sayede daha sağlam olacağını düşünüyorum. İşlem manevi boyutunda ise, bu ortamı deneyimlemek ve o dönemler hakkında bilgi edindikçe sanki o insanlarla yaşamış gibi hissetmek, bunun verdiği mutlulukla devam etmek; bu işin sevildikçe güzelleştiğini kanıtlıyor. Alışık olmadığımız çalışma saatleri, çalışma alanı ve hatta bazen terminolojik farklılıkların bile aslında bana çok büyük şeyler kattığını söylemeliyim. Sonuna kadar tüm bilgilerini paylaşmak için emek veren hocalar ve günde on üç saat bu sıcak atmosferde bulunmak hayatımda unutulmaz bir deneyim oldu. En başta bizi “geniş, serin ve gölgelikli” şemsiyesi altında tutan, bize her konuda yardımcı ve destek olan hocamız Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK olmak üzere Uzman Mimar Saadet Mutlu KAYTAN’a ve tüm kazı ekibine teşekkürlerimi sunuyorum.

Özge MERİÇ
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü 4.sınıf öğrencisi


 

01.08.2011

    Kendisinden olmayana kendisinden katılarak imgelerin belirsizleştiği, somut olanın soyut olana, duyuların düşüncelere karışarak sonunda birbirinden ayırt edilemediği bu zamansız ve mekansız dünyada herkes ve hiç kimse tanrıdır. Saplanıp kaldığım düşünce buydu; bir küçük taştan bir dünya yaratmak ve yürümek, konuşmak, görmek, dokunmak, yaşamak kendi yarattığımda. Yaygın tabirle o “sevilmese yapılmayacak işin” sevilirse nasıl büyük bir hayata dönüştüğünü gördüm; alışkın olduğumdan çok farklıydı hatta bütünüyle kendine hastı, çok renkli, çok sesliydi, çok keyifli ve bir o kadar yorucuydu benim için. Kendi disiplinimdeki başta olmak üzere hayatımdaki ve kendimdeki her alanda algımı ve yorumumu değiştiren düşüncelerimde binlerce küçük yeni köşe oluşturan bu dönemi aramayacağım diyemem. Sevgili hocamız Kazı Başkanı Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK başta olmak üzere Uzman Arkeolog Mustafa BİLGİN, Uzman Mimar Saadet Mutlu KAYTAN ve tüm kazı ekibine ilgileri, çabaları ve bana yaşattıkları güzel anılar için teşekkür ederim. Bende çok emeği geçen Laodikeia’ya biraz da olsa benim de naçizane emeğim geçtiyse ne mutlu bana…

 Yağmur YILDIRIM