• LAODIKEIA
    KAZISI
Ana Sayfa / Öğrenci Günlüğü
 

     Bazen yaşanmışlıklar, çizilerek anlatılır. Aktaramazsınız sayfalara, duygular yer alır çizdiklerinizde… Kendinizi anlatamazsınız, tek rahat olduğunuz yer çizgilerin ahenginde kaybolup gitmektir. Mimari çizimi de öyle sanki geçmiş yıllardaki sanatkarların emeğini çizerek yansıtıyoruz defterlere… Gözlerimizi ihtişamla büyüleyen, buram buram tarih kokan o sütunların dikilişini gururla izliyoruz zaman ilerledikçe… Celal hocamız sayesinde… ve Laodikeiayla ilgili anlatmak istediğim her şey tamda bu aslında, duygu ve düşüncelerimin Laodikeia’yla can bulması. Üzerimde emeği geçen bütün hocalarıma, abilerime, ablalarıma sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Özellikle de Celal hocamızın tabiriyle (Ulubatlı Hasan) Hasan şefime ayrıca teşekkür ediyorum.  SEVEREK YAŞARSINIZ, ÇİZEREK ANLATIRSINIZ.

                   Çağla AKSOY
Pamukkale Üniversitesi/Arkeoloji Bölümü






 
 
 
 
 
 
 
 
 


     Ne yazsam içimdekileri nasıl anlatsam bilmiyorum. Zaten yazmak konusunda da pek iyi sayılmam. Burasıyla ilgili söyleyebileceğim tek bir kelime var; ‘aile’. Koca bir yaz sezonu nasıl bitecek diye düşünürken birden bire gidiş yolunda bulduk kendimizi. En güzel günleri geçirdik bu kazı evinde. Tabi herzaman gülmedik, yeri geldi üzüldük, yeri geldi sinirlendik ama hep sevdik birbirimizi ben buna inanıyorum. Gelelim nekropol ekibimize.. tuğçe, merve, ayşe, güney, burak, ali ve benden oluşan 7 kişilik koca yürekli bir ekiptik (Aynı zamanda en fazla hasta ve sakat sayısı da bizd
e
). Kazı evi bir yana nekropol tayfası bir yana benim için. Kardeş gibi olduk biz o tozun toprağın içinde. Kazma kürek sallayıp, el arabası taşımayı bile öğrendik hatta olurda işsiz kalırsak inşaatlarda yerimiz hazır diye düşünüyorum. Merve’nin bitmek bilmeyen açlığı, Güney’in ‘‘hiç çalışmıyorsunuz’’ diye yakınmaları, Ali’nin şikayetleri hormurdanmaları ve çıkardığı acayip sesler, Tuğçe’nin minnoşluğunun altında yatan o dominant hanım, Burak’ın espirileri, Ayşe’nin hanım hanımcıklığı.. hepsini ayrı ayrı özleyeceğim hiç şüphem yok..  kazının hayatıma kattığı en güzel iki insan ise; biricik oda arkadaşım Elif ve enerjisi hiç bitmeyen, yanında asla mutsuz olmama izin vermeyen Furkan. Siz ikinizin çok ayrı yeri var bende, anlatmaya kalksam sayfalar yetmez. Hem dost, hem kardeş, hem de sırdaş oldunuz bana.. ve tabiki değerli hocalarım.. öncelikle bize arkeolojinin gerçekten nasıl bir tutku ve aşk olduğunu somut haliyle gösteren, yaşatan saygı değer hocam Celal ŞİMŞEK’e sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Sanat tarihi okumama rağmen arkeolojiden yüksek lisans yapma kararımı vermeme sebep olduğunuz için ne kadar teşekkür etsem azdır. Sizden öğreneceğim çok şey var.. nekropolde bizimle ilgilenen, bilgisini asla eksik etmeyen, yeri geldiğinde bağıran ama bizi hep seven Mustafa Hocama da teşekkür ederim. Daha kazı alanına gelmeden önce bile benimle ilgilenen, desteğini hissettiren Mehmet OKUNAK hocama ise sevgim sonsuz. Herşey için çok saolun hocam.. Neyse gitme vakti geldi artık.. Beni hiç unutma Laodikeia..

                 İremnur İSKENDER
Ondokuz Mayıs Üniversitesi/Sanat Tarihi Bölümü